Basit Güvenlik
Kullanıcı giriş formu bulunan web sayfalarının kullanıcılara sağladığı kolaylıklardan birisi sayfa yüklendiği zaman imlecin ilk form alanına gitmesidir. Böylece ilgili alana önce tıklamak yerine hemen bilgi girişine başlayabiliriz. Ancak şu olay çoğumuzun başına gelmiştir: İsim ve şifre girmeniz gereken bir sayfa daha tam yüklenmeden isminizi girmeyi tamamlarsınız (veya zaten daha önce giriş yaptığınız için bu alan dolu gelmiştir) ve sonraki alana geçip şifrenizi girmeye başlarsınız. Tam da bu sırada sayfanın yüklenmesi tamamlanır ve imleç kendiliğinden isminizi yazdığınız alana geçer. Klavyeye baktığınız için bunu farketmez ve şifrenizi isim alanına girmeye devam edersiniz. Yanınızda biri varsa şifrenizin tamamını ya da önemli bir kısmını görmüş olur.
| İsim: | |
| Şifre: | |
Yukarıdaki örnekte isim olarak “bmert” yazıyor. Tam “çokgizlişifrem”i gireceğim sırada imleç isim alanına geçiyor ve “çok” kısmı aşağıda kalırken şifremin geri kalan kısmını açıkça yazmış oluyorum. Alışageldik bir güvenlik açığı gibi görünmese de kullanıcıyı mağdur durumda bırakabilecek bir olay bu. Sayfanın tam olarak yüklenmesini beklemediği için kullanıcı hatalı gibi görünse de, beklenmeyen bir anda kontrolü eline alıp imlecin yerini değiştiren web sayfası da masum sayılmaz.
Bu konuda önerim eğer isim alanı boşsa imlecin oraya gitmesi, değilse direkt olarak şifre alanına gitmesi. Böylece isim alanı zaten dolu olan formda güvenle şifrenizi yazmaya devam edebilirsiniz.

Çoğu kişinin ortak fikri şarkı sözlerinin bi’ acayip (tabiri caizse ‘entel’) olması. Bundan önceki albümde de öyleydi ama bunu samimiyetine bağlıyorum ben. Sert bi albüm olmuş ve de nihayet Şebo’dan bir “vokal şov” dinleyebiliyoruz.
Dün Crash isimli, çok methedilen filme gittim. Tamam güzel film de… Duyduklarımdan ve okuduklarımdan yola çıkarak “İyi ve kötü nedir, iyi dediğimiz şey gerçekten iyi midir? Ya da tam tersi?” tarzı soruları sorduran, parçalı gibi görünen bir senaryosu olan fakat sonradan herşeyi yerli yerine oturtarak bizi hayran bırakacak bir kurgusu olan bir film sanmıştım. Fakat öyle değil; çok adi bir adam beş dakika sonra çok büyük bir iyilik yapabiliyor. Ya da çok iyi bir adam öyle bir an geliyor ki çok büyük bir hata, kötülük yapıyor. İyi kötü olayı bundan ibaret. Herhangi bir felsefi yanı yok. Senaryo da bir şekilde birbirleriyle karşılaşan farklı hayatlardan oluşuyor ama “vaaay” diyerekten bi çözüme ulaşma anı söz konusu değil. Bunlar filmin iddiaları arasında yer almıyordur zaten ama bazı amcalarımız ve ablalarımız bu şekilde anlatmışlar nedense…
Geçen gün insan kaynakları tipi bir gazete ekine bakarken farkettim; yeni bir insan modeli oluşmuş. Erkekler kravat takıyor, kadınlar da ciddi görünümlü etek, pantolon ve bluzlar giyiyor. Amaç genel olarak çok zengin birilerine daha fazla para kazandırarak tatmin edici kazanç sağlamak ve özenilen yaşam standartına erişmek. Bu standart da iyi bir yerde iyi bir eve ve arabaya sahip olmak, düzenli olarak spor salonuna gitmek, iyi giyinip seçkin partilere katılmak gibi şeyler. Sürekli bir kariyer muhabbeti, nasıl daha süper olursunuz, başarılı olma sanatı, stresi yenmenin yolları… Herkes derin bir rekabet ve koşuşturma içinde. N’apıyosunuz lan? Mutlu musunuz? Dünyayı daha iyi bir yer yapmaya çalıştığınıza emin misiniz?
Son Yorumlar