Viski Maceralarım


Viskiyle tanışmam yaklaşık 10 yıl öncesine dayanıyor. Daha önce de tatmıştım tabii ama uzun süre nefret ettiğimi söyleyebilirim. Hatta viski için yaptığım tanımlama “içemediğim tek içki” idi. Bursa’da talebe olduğum bir gün arkadaşlarla eve giderken Migros’tan viski aldık. Yanında da çikolata falan… O gün viskiye alıştım. Ardından bir kaç kez daha bakkaldan aldığım ucuz viskilerden içtim. Ev arkadaşım Alper’le gazoz içerek Need for Speed Porsche oynadığımız bir gece “viski olsa da şimdi içsek” demem üzerine harçlığını bankadan çektiği gün elinde küçük bir şişe Johnnie Walker ile gelmesi bana insanlık namına çok şey öğretmiştir. Neyse, ben bu mereti bayağı sevmeye başladım. Yıllar boyu sağdan soldan buldukça içtim. Öyle şişesine para yatıracak kadar zengin değiliz tabii. Bu arada bir çok arkadaşımla bu zevki paylaşmaya çalıştım. Başlarda olmadı, tiskindiler. Ama yok içine kola koydum, haydi buz attım derken alıştılar. Şimdi ortamlarda viski içerek hava basabiliyorlar.

İki sene önce bir yerlerden elime eskimiş bir kitapçık geçti: “Blöfçünün Rehberi: Viski“. Bundan “single malt scotch” viskinin asıl viski olduğunu öğrendim. Kaynaklarım ne güzel değil mi?
Temel olarak 4-5 çeşit viski var. Bunlara detaylı değinmeyeceğim. Ama viskinin çok çok eski bir İskoç icadı olduğunu bilmekte fayda var. Üretim aşamasında Sadece İskoç topraklarında bulunan ve turba denen bir malzeme kullanıldığı için İskoç viskisi taklit edilemiyor. Bizim bildiğimiz viskiler genelde blend, yani harman viski oluyor. Bunlar çeşitli damıtım evlerinden aldıkları viskileri karıştırıyorlar. Johnnie Walker ve J&B bu tip viskilerden. İçlerinde 40 civarı farklı viski bulunuyor. Çok meşhur Jack Daniel’s ise bir çeşit Amerikan viskisi. İskoçlara özenilerek yapılmış bir taklit muamelesi göstermek gerekiyor (Blöfçünün Rehberi’nden). Single malt ise tek bir damıtım evinden çıkan viskiye deniyor. Bunlar içinde yıllandıkları, nefes alabilen meşe fıçılar sayesinde bulundukları yerin havasından etkileniyor. Bu yüzden damıtım evinin deniz kenarında, ovada ya da dağ başında olması gerçekten fark ediyor. Yine damıtım evinin bulunduğu bölgeye bağlı olarak kullanılan kaynak suyu, nem oranı v.b. çevresel koşullar orada üretilen viskiye karakterini veriyor.

glenfiddich12Suriye gezimiz dönüşünde free shop’ta hemen bir tane buldum. 12 yıllık bir Glenfiddich. Tam hatırlamasam da 20 Euro gibi bir fiyatı vardı. Daha o anda single malt’ın ayrıcalıklı dünyasına giriş yaptım. Free shop’ta görevli kadın yanıma gelerek bunun gerçek viski olduğunu, doğru bir tercih yaptığımı söyledi. Hiç bilmiyormuşum ve ondan her an vazgeçebilirmişim gibi bir tedirginlik vardı üstünde. Böylece gerçek viski maceram başlamış oldu. Tadını tam hatırlamasam da bu işe başlamak isteyen herkese tavsiye ederim 12 yıllık Glenfiddich’i.

Viski aslında en az %40 alkol oranına sahip, kolonya gibi bir şey olsa da içinde barındırdığı tatların çeşitliliği şaşırtıcı. Bu arada hangi viskileri içeceğimizi öğrenmişken viskiyi nasıl içeceğimizi de öğrenelim. Oda sıcaklığında içmeniz gerekiyor. İçine bir kaç “damla” iyi kalitede su eklenmesi tavsiye ediliyor. Bu, tatların ortaya çıkmasına yardımcı oluyormuş. Viskiye kola, soda, meyve suyu gibi şeyler katmak günah! Paranıza yazık. Diğer viskileri isterseniz hoşafla için, hiç umurumda olmaz. Yine bir gün davet üzerine bulunduğum klas bir barda (doğum günü kutlaması lan) harcamalarımı kontrol edemeyecek kadar kafayı bulmuş durumdayken viski içesim tuttu. Bara gidip baktım, rafta Jack var. Tam sipariş veriyordum ki yanındaki Macallan’ı gördüm. Bu bizimkilerden biri, daha önce de tatmıştım. “Ha yok şundan olsun” dedim. İnanmazsınız barmen birden kendine geldi. Kaşını gözünü oynattı, kafa falan salladı. “Türkiye’de single malt içen çok az kişi vardır” gibi şeyler söyledi. Eeeh! O andan sonra kim tutar beni. Eşim Sinem iş için yurtdışına gidip geldikçe farklı tatlar deneme fırsatım oldu. Ne alaka diyorsanız free shop olayı. Zira geçen gün indirimli fiyatıyla 35 Euro’ya aldığı Glenmorangie Lasanta yurdumuzda 250 liraya bulunabiliyor.

Bu arada Sinem viski merakımdan dolayı bana feci şekilde uyuz oluyor. Şarap merakım olsa kesin hasta olurdu. Şarap daha entel bir şey ya… Oysa viski kalantor işi gibi duruyor. Ama öyle düşünmeyin. 300 kişinin yaşadığı küçük bir İskoç adasından gelen, yöreye has turbayla tütsülenmiş, kah deniz kenarında kah mahzende 12 yıl meşe fıçıda beklemiş, ta oralardaki iyot kokusunu evinize getiren bir şeyi reddetmek her entelin harcı değil Sinem.

Şu ana kadar tattıklarım arasında 12 yıllık Glenfiddich, 15 yıllık Glenfiddich, 12 yıllık Macallan, 10 yıllık Jura, 10 yıllık Laphroaig ve Glenmorangie Lasanta bulunuyor. Bunları da ayrı ayrı anlatıcam sonra. Bir de kim ne yazmış diye bakarken kendime arkadaş buldum. Buradan da faydalanabilirsiniz: http://whiskymonologues.blogspot.com


Warning: count(): Parameter must be an array or an object that implements Countable in /home/bmert/bmert.net/wordpress/wp-includes/class-wp-comment-query.php on line 399

10 Yorum

Alper KANAT  on February 7th, 2010

Uzun zamandır viski tatmak ve ufaktan başlamak istiyordum. Votkayı uzun zaman önce bırakmış, rakı ve şarap tatlarını anlamaya çalışırken çok güzel hareket olacak bu! :)

Viski konusunda devam yazılarını bekliyorum Mert..

Taci Yalçın  on March 16th, 2010

İnsan Friendfeed’den zıplamayagörsün, girdim çıkamıyorum blogdan. Yazı inanılmaz olmuş. Öyle mühim gelmez başkasına belki, ama uzun zamandır viskiler hakkında bilgilenmek isteyip de üşenen bir adam olduğumdan çok şey öğrendim. En azından birileri Jack Daniels, JB falan içerken “Öh o da viski mi lan” bakışı atabileceğim. Tabii önce single malt bir viski bulup içmek lazım. Yazı bu yüzden güzel işte :) Eline sağlık.

Aslında çok önceleri ben de sevmezdim viskiyi. Birkaç yıl önce ev arkadaşıma hediye olarak bir adet JB ve bir adet Jack Daniels gelince, alkol krizimiz tutmuşken ve beş kuruş paramız yokken mecburen ikisini de bitirmek zorunda kalmıştık. İşte o zaman zorla da olsa sevdirdi kendini viski bana. Şimdi de fanı değilim hani, olsa içerim olmazsa viskimi getirin demem ama, izlediğimiz ecnebi filmlerden olsa gerek sadece buzla içilmesi gerektiğini biliyordum ve öyle içtik. Harika oluyor. Kafa yapabilitesi(!) çok ilginç bir içki viski. Yavaş yavaş kafa yapıyor, ama “kafa” olmuyorsun çok. Anlatması da bir garip aslında. Anlatılamıyor. Neyse, ilk fırsatta kuzenimden free shoptan geçerken önerilerinden birkaçını getirmesini isteyeceğim.

bmert  on March 16th, 2010

Taci, kafa olayı dediğin gibi… Çok abartmadığın sürece viskinin seni hemen hacamat etmesi zor. İçimi çok “temiz” bir içki, çünkü: aç ya da tok karınla içebilirsin, içine hiç bir şey karıştırmana gerek yok (buz bile), yanında bir şey yemene gerek yok, soğutmana bile gerek yok. Çok sert olduğu için küçük fakat etkili yudumlarla içiyorsun. Ha benim için en önemli özelliklerinden biri de tatlı olmaması. Tatlı içkiyi pek sevemedim. Belki gençlikteki o pet şişeden fanta-votka içmeler, feleği şaşırmalar yüzünden.

Alper, yazdıklarım devam beklentisi oluşturduysa ne mutlu. En kısa zamanda tadım maceralarımı yazıcam. Tabii elit bir havada olmaması için elimden geleni yaparak. Kendimi “alt notalardan baharat kokuları aldım” diye yazarken düşünmek pek hoş değil :) Alternatif viski yazarlığı gibi bir yöntem geliştirsem iyi olacak.

evren  on October 11th, 2010

Madem ki free shop’tan Single Malt edinebilme gibi bir şansınız mevcut o zaman ben de size Ardbeg 10 Y.O ve Talisker 10 Y.O gibi peat(turba) canavarlarını şiddetle tavsiye ediyorum..

Atahan  on November 24th, 2010

yeni viskileri tanidik, en kisa zamanda deneyecegim. Sagol Baris!
Ancak, tum dunyada sanssiz bir sekilde savsak bir populariteye ulasan Jack Daniel’s i amerikan viskilerinden ayri tutmakta fayda var. Umarsizca kayiririm:) Unutmadan belirteyim, diger blendlerin yaptigi ordan burdan karistirma olayini Jack Daniel’s uygulamaz. Icinde sadece ve sadece kendi urunu bulunur. Bazilari bourbon olarak bilir Jack’i, bazisi da viski. Legal olarak bourbon( biliyorum bourbon degildir ama bir bakima oyledir .. karisik), kategori olarak Tennessee viskisidir. Evet, gariptir. Jack Daniel’s gunumuzde caka satmaya calisan “bistroda sise acarim”ci sahislarin eglencesi olagelse de, ilk uretim yillarinda amerikan anayasalarindan ciddi darbeler yemis, uretimi durdurulmus, eyalet eyalet fabrikasini tasimis, acilarin cocugu tennessee viskisidir. Butun bu acilar sonunda ona kendi kategorisi verilmistir. Tek basina tennesse viskisi oluvermistir. Gayet kuru bir iklime sahip olan bu eyalette Jack Daniel’s, kavrulmuş meşeden yapılan fıçılara akçaağacından yapilmis odun kömüründen damla damla yavaşça akatilarak yaslandirmaya hazirlanir. “mellow out” denilen yumusatilma terimi bu sekilde kazanir.
Gentlemen Jack ise bu isleme 2 kez tabi tutulur ki adindan anlayabilecegimiz uzere daha yumusak ve aromatiktir.
Son olarak ben Single Barrel’i bir kez olsun deneyin derim.. diger ikisinden gayet farkli, degisik bir tadi var.

Bu arada bu paralellik beni sasirtmaya devam ediyor. lisenin sonlarindayken ( sene 97 sanirim ) Jack Daniel’s a mektup yazmistim.. Bildigin mektup.. iste efenim blues dinliyorum, gitar caliyorum ve viskinizi iciyorum, boyle bir nimeti yarattiginiz icin mutesekkirim falan filan diye zirvalamistim.. 2 dolu sayfa..icimden gelmisti.. bu adamlar bana buyuk kalin bir zarfta bir suru brosur damgali onur belgesi (adim yazili ustunde ), tesekkur mektubu falan gondermislerdi..o anki mutlu ifademi anlatamam. eski fabrikanin fotograflari da vardi. Annem atmadiysa izmirde evde bir yerlerde duruyordur. o zaman o kadar atesliydik, simdi bakiyorum, adamlarla senelerdir ayni ulkedeyim bati yakasindan sadece doguya gitmem lazim tesisi gezmek icin.. yok zaman yok, para lazim, ….. aileme ogut veririm bana seyahate cikmak icin fikir danistiklarinda; “hicbir seyi ertelemeyin” diye.. burda “practice what you preach” derler.. ogutledigini uygula :) vardi bizimde bir atasozumuz aklima gelmedi. Jack falan dedik ya.. hersey amerikan oluverdi.. dinime kufreden musluman olsa? yok bu olmadi.
ne diyordum.. hayat guzel. ertelememek lazim planlari. kuslar falan..

Halley  on December 26th, 2010

Kardeş ne tuhaf ben de aynı şeyleri yaşadım. Yazdıklarına aynen katılıyorum. Glenfiddich yıllar önce hayata bakış açımı değiştirdi. Bir tarafta Glenfiddich ve diğer tarafta diğerleri…

barbaros  on March 25th, 2011

Yazını okuduktan sonra hemen tekele gittim Glenfiddich 12 yıllık aldım akşam misafirlerim geldi beraber içtik süper havam oldu:)) fiyatıda çok pahalı değil 90 tl ydi en azından viskiden anlıyormuşum gibi davranmama yazın çok yardımcı oldu paylaşımın için çok teşekkür ederim

Berkay  on July 29th, 2012

Hocam selamlar, garip bir tesadüf ama http://whiskymonologues.blogspot.com'un yazarı benim. Bende döküm tava ile ilgili bir şeyler ararken seni buldum:) sonra site enteresan geldi, öyle baktım aşağılara doğru.

Not: Bende motorcuyum, motorcu motorcuyu buluyor galiba :)

Erdal  on September 30th, 2012

Geçen hafta ablamın nişanlısı benimle samimi olabilmek adına eve gelip beni sahile götürdü ve konuşmaya başladı. Bana “İçki konusunda bünyen sağlammı?” dedi ve Sağlam Rakıcı olduğum için “gayet iyi sayılır” dedim. Ve bagajdan Chivas Regal çıkarttı güzel bir şekilde içtik ben ilk viskimi içtiğimde midem yanmıştı ve nefret etmiştim. Yine aynı şekilde önyargılı davrandım zorla zorla ilk bardağı bitirdim ve 2.bardağı istedim 3 istedim 4 istedim. Bi anda kendimi bulduğumu farkettim. Ben hayatımda bu kadar güzel bir kafa yaşatan içkinin olduğundan habersiz olduğum için kendime çok kızdım. O kadar güzel ki o an gerçekten harika hissediyorsun. Bulantı yok, baş ağrısı yok harika bir kafa. Ve 1 haftadır viski leri araştırıyorum. Kadıköyde “Bardan Adam” Rock bar da “McCutcheon” Denedim ve Viski gerçekten güzel bir şey. İçmişssinidir sanırım ama içmeyenler olursa şiddetle tavsiye ediyorum.

Yorum Yaz