Arşiv: 'Bilgisayar'

Yapay Zeka Sokağa İndi

Google’da kaşarlar diye arama yapınca “Bunu mu demek istediniz?” kısmında kızlar yazıyor.
Bana bak google! Benden sana bir abi nasihati. Artık nasıl karmaşık bir algoritman varsa resmen insanlaşmaya başladın, üstelik anladığım kadarıyla erkeksin. Ama ayağını denk al, bu yaptığın insanlığa yakışmaz. Ayıp oluyo bilesin. Hadi öptüm, yaz bana :*

Argo Google

div’leri göster

Web sayfalarında tablosuz tasarım akımı uzun süredir devam ediyor. Bir kaç yıl aradan sonra bu yöntemi kullanarak yeni bir web projesine başladım. Eminim benim gibi bir çok kişi sapıtmış div etiketleri içine şunu yazmak zorunda kalmıştır: style="border: 1px solid black". Böylece sapıtan bölgeyi görünür kılıp gerekli düzeltmeler daha kolay yapılabilir. Siz de bunu sık sık yapıyorsanız CSS dosyanıza aşağıdaki kodu ekleyip gerektiğinde yorum kısmını kaldırmanız ve işi bitince tekrar yorum içine almanız faydalı olacaktır.

/* DEBUG */
/*
div {
border: 1px dashed #000;
}
*/

XAJAX Türkçe Karakter Sorunu

Bunun ne olduğu konusunda açıklama yapıp gereksiz bağlantılar vermeyeceğim. XAJAX kullanmak isteyip de Türkçe harflerde sorun yaşayan birisi olarak önemli bir adımı atladığımı farkettim. Yapılan işlemler şöyle olmalı:
Önce xajax.inc.php dosyası açılır ve XAJAX_DEFAULT_CHAR_ENCODING sabitinin değeri iso-8859-9 yapılır. Muhtemelen buraya kadar yapmışsınızdır. Şimdi de nedense kurulumda kapalı olarak gelen bir özelliği açmamız gerekiyor.
$xajax = new xajax(); gibi nesnemizi oluşturduktan sonra $xajax->decodeUTF8InputOn(); metodunu çağırmalıyız.
XAJAX kullanmıyorsanız ama diğer ajax-php uygulamalarınızda sorun yaşıyorsanız aynı dosyadaki _decodeUTF8Data fonksiyonunu alıp az bir değişiklikle kullanabilirsiniz.
Kolay gelsin.

Gönlümüzdeki Programcı

Dsiket

  • Gerçek programcılar işlerini halletmek için soyut kavramlara ihtiyaç duymazlar.
  • Gerçek programcılar kodlarına açıklama eklemezler. Yazması zorsa okuması da zor olmalıdır.
  • Gerçek programcılar partilerde bir köşede durup işletim sistemi güvenliği hakkında konuşanlardır.
  • Gerçek programcılar kravat takmazlar.
  • Gerçek programcılar yüksek topuklu ayakkabı giymezler.
  • Gerçek programcılar işe öğle saatinde gelirler.
  • Gerçek programcıların programları asla ilk seferde çalışmaz.
  • Gerçek programcılar sabah 9 – akşam 6 çalışmazlar. Sabah 9’da işyerinde bulunuyorlarsa tüm gece orada oldukları içindir.
  • Gerçek programcılar kullanım kılavuzu okumazlar.
  • Gerçek programcılar takım çalışmasını sevmezler.
  • Gerçek programcılar planlamaya inanmazlar.
  • Gerçek programcılar iyi giyinmektense mütavazi ve samimi görünmeyi tercih ederler.

Referans

Taş / Pizza / Makas

Taş / pizza / makas

Gecenin bi vakti iki kafadar programcı ofiste çalışıyoruz. Karnımız acıktı pizza söyledik ama dilimleri tam kesmemişler. Bizde de bıçak yok ama çok akıllı olduğumuz için makasla kestik.

Basit Güvenlik

Kullanıcı giriş formu bulunan web sayfalarının kullanıcılara sağladığı kolaylıklardan birisi sayfa yüklendiği zaman imlecin ilk form alanına gitmesidir. Böylece ilgili alana önce tıklamak yerine hemen bilgi girişine başlayabiliriz. Ancak şu olay çoğumuzun başına gelmiştir: İsim ve şifre girmeniz gereken bir sayfa daha tam yüklenmeden isminizi girmeyi tamamlarsınız (veya zaten daha önce giriş yaptığınız için bu alan dolu gelmiştir) ve sonraki alana geçip şifrenizi girmeye başlarsınız. Tam da bu sırada sayfanın yüklenmesi tamamlanır ve imleç kendiliğinden isminizi yazdığınız alana geçer. Klavyeye baktığınız için bunu farketmez ve şifrenizi isim alanına girmeye devam edersiniz. Yanınızda biri varsa şifrenizin tamamını ya da önemli bir kısmını görmüş olur.

İsim:
Şifre:

Yukarıdaki örnekte isim olarak “bmert” yazıyor. Tam “çokgizlişifrem”i gireceğim sırada imleç isim alanına geçiyor ve “çok” kısmı aşağıda kalırken şifremin geri kalan kısmını açıkça yazmış oluyorum. Alışageldik bir güvenlik açığı gibi görünmese de kullanıcıyı mağdur durumda bırakabilecek bir olay bu. Sayfanın tam olarak yüklenmesini beklemediği için kullanıcı hatalı gibi görünse de, beklenmeyen bir anda kontrolü eline alıp imlecin yerini değiştiren web sayfası da masum sayılmaz.
Bu konuda önerim eğer isim alanı boşsa imlecin oraya gitmesi, değilse direkt olarak şifre alanına gitmesi. Böylece isim alanı zaten dolu olan formda güvenle şifrenizi yazmaya devam edebilirsiniz.

Telgrafın Telleri

Bazı download sitelerinde indirmek istediğimiz dosya için bulunduğumuz ülkeye yakın bir yer tercihi yapmamız istenir. Böylece bulunduğumuz yere yakın bir sunucudan daha çabuk bir şekilde indirme işlemini yapmamız mümkün olur. Örneğin Kuzey Amerika yerine Yunanistan seçersem dosyanın daha hızlı bir şekilde gelmesini bekliyorum. Fakat öyle olmuyor :) Amerika’yı seçince genelde daha çabuk geliyor dosyalar. Demek ki bu iş bilgisayarların birbirine yakınlığından çok ülkelerin güçleriyle ilgili ;)

Hayatıma Giren Bilgisayarlar

spectrum
4-5 yaşlarındayken Önder abime ait Sinclair Spectrum marka bilgisayarla lunaparkta ördek vurmaca gibi bir oyun oynardım. Çok net hatırlamıyorum ama Adam Asmaca da oynuyorduk sanırım. Bir süre sonra “Dur biraz kapatalım adaptörü çok ısınmış” derdi ve zaten ne yaptığımın farkına varamamış olmanın şaşkınlığıyla olay yerinden ayrılırdım. Adaptör kelimesini küçük yaşta öğrenmek zorunda kaldığım için yıllar boyunca “adaktör” diye dolanmışımdır.

amstrad
Bu da benim sahip olduğum ilk bilgisayar. Amstrad CPC464… Yaş takribi 10-11… Anadolu Liselerine hazırlık seti gibi bir kaset setim vardı, yaşı oradan hareketle söylüyorum. Yeşil ekranlı monitörü vardı. Yanında verilen kullanım kılavuzunda Basic program örnekleri vardı. Oturur 140 satır falan yazardım. Tabi şimdiki gibi değil; kitaptan bakıyorum, ekrana yazıyorum. Sonra da RUN yazıp çalıştırdım mıydı… Ne yaptığımı anlamasam bile şu anda aldığım kadar zevk alıyordum program yazmaktan. Ekranda bi takım çizgiler, daireler falan çıkıyodu. Düşünerek yazdığım ilk program ise sonsuza kadar saymaya yarıyordu. İlgili komutları Önder’den öğrenmiştim. Aradan zaman geçti unuttum. Sonra mantığı kurup tekrar yapabilmiştim.

atari
Orta 2’ye giderken yine Önder’in yukardaki Atari’siyle takılıyorduk. O bilgisayarı almasının amacı o zamanlar pek bulunmayan MIDI özelliklerine sahip olmasıydı. Gece geç vakitlere kadar Önder’in eve gelmesini bekliyordum. O gelince Twelve isimli programla kanal kaydı yapıyorduk. Bir de Korg M1 klavyesi vardı sanırım o zamanlar. Gelişmiş MIDI özelliği sayesinde Prince of Persia oyununu o zamanlar kimseye nasip olmayan müzikler ve seslerle oynuyordum.

amiga500
Amiga 500’le oyun oynama şansını da üst komşumuz Burak sayesinde yakaladım. Para biriktirip o zamanlar atari salonlarında oynadığım Final Fight (Guy, Cody, Haggar) oyununun disketini almıştım. Atari salonundaki gibi değildi tabi, çok bozulup disketi Burak’a hediye etmiştim. Bir de Burak’la paso Need For Speed oynuyorduk sanırım. Aha! Oynadığım ilk çok kullanıcılı oyun… Ekran ikiye bölünürdü ve yarışırdık. Tırların altından geçince “Yeeeehaaa” diye bağırıyodu şoför. O sesi halen duyabiliyorum. Fekat bi yukardaki Atari mi yoksa bu mu hayatıma daha önce girdi çıkaramadım valla.

amiga1200
Sonra da Yenal’ın Amiga 1200’ü… Bunda da Realms diye bi oyun oynuyoduk. Müzikleri çok süperdi, çok etkileniyoduk:)

Aradan uzun yıllar geçtikten sonra da Pc’dir Laptop’tur devam ediyoruz işte.

Orijinal Oyun Aldım

Dün hayatımda ilk defa orijinal bir PC oyunu satın aldım. Araba oyunlarının en iyisi olan Need For Speed – Porsche. 2000 yılında çıkan bir oyun olduğu için aylarca aramama rağmen bulamadım, netten indireyim dedim baktım o da zor. Dün dev bir teknoloji market gezdim ve orada rastladım. Baktım 17 YTL, aldım gitti. Windows XP’de çalışma problemi vardı, içinden çıkan kitapçıkla onun çözümüne de kavuştum. Aynı sorunla uğraşanlar varsa anlatayım:
CD’yi açıp Setup.exe dosyasını bulun ve sağ tıklayıp uyumluluk sekmesine gidin. Oradan Win 95/98 falan seçeneğini seçin ve tamam deyin. Sonra da çiftıklayıp kurun.
Oh be özlemişim valla. Hemen Factory Driver modunda 5-10 bölüm geçip rahatladım. Daha önce oynamadıysanız bunu öyle kolay bişey sanmayın haaa ;)

GMail Drive

Yeni “büyük biraderimiz” gmail’in kullanıcılarına sunduğu 2 GB’lık alan hoş girişimlerin ortaya çıkmasına neden olmuş. Bu program sayesinde Bilgisayarım kısmına hard-disk görünümlü bir ikon ekleniyor. Gmail kullanıcı adınız ve şifrenizle buraya girip bilgisayarınızda böyle bir disk varmış gibi dosya aktarımı yapabiliyorsunuz. Dosyaları kendi koyduğu özel mesaj konuları sayesinde görebiliyor. Bu da sadece kendi gönderdiği dosyaları görebilmesi demek oluyor. Gmail’deki upload limiti olan 10MB ile sınırlı. Daha büyük dosyalar için kullanıcıya çaktırmadan parçalara bölüp gönderebilir ve yaptığı özel isimlendirme sayesinde tek dosya gibi görüntüleyebilir. İndirmek istediğimizde de dosya parçalarını indirip yine kullanıcıya çaktırmadan birleştirebilir. Öneri olarak gönderdim ama ses çıkmadı, bakalım.
Google yakında bu tip girişimlere karşı önlem almaya başlayacaktır ama programın güncel versiyonlarıyla bu önlemler aşılabilir.